ay
Sade
,kuçuk ama nice anlam içeren,nice isimlere ,sarki ve siirlere
ilham kaynagi olmus bu kelimecik ,bu kez italyancada "luna "
ya donuserek AMEDEO MINGHI'nin bu harika
albumunde yepyeni çizgilerle ve L'altra
faccia della luna" (Ayin diger yuzu)basligi ile karsimiza
geliyor.
Dunyaya gozlerimi açmadan once,"ay"a ilk kez bir sarkinin
içinde rastladim.Ay gozlerimde isik olmadan, kulaklarimda bir
ses oldu.Bir 18 eylul sabahi ,henuz dunyaya gelmeme on gunluk bir zaman
varken ve acaba ne zaman dogsam diye kararsizlik geçirirken,tatli
bir ses,bir muzik duydum.O gunlerin unlu Turk Sanat Muzigi sanatçilarindan
birinin sesiydi ve bana aydan bahsediyordu.Canakkale Bogazinin sahane
sularinin akisleri arasinda ,Gelibolu ve Lapseki onlerinde dalgalanan
o piril piril guzelligin ay oldugunu anlayamadan once,bu guzel ses onu
kulagima soyle ufleyiverdi radyodan:" Gelmedin;bak
gunes dogdu. Gece mehtap seni gokler seni benden sordu"
O anda ,birdenbire ,o bahsedilen ayi gormek ve o guzel sesin sahibini
tanimak hevesi beliriverdi içimde ve sabirsizlanip,ayni gunun
aksami saat 19.30 siralarinda ,tam ay dogarken, ben de gozlerimi once
aya ,sonra da dunyaya açiverdim..
O senelerde
Marmara 'da dogmak muzigin kucaginda dogmak gibiydi.Marmara Turk Sanat
Muziginin unlu isimlerinin deniziydi.Dogus animizda uzaklardan duyulan
bir davul ve zurna veya radyodan ya da yakinlarda sarki soyleyen bir
kadin sesi bizi karsilardi.Sadece sanatçilar degil ,herkes sarki
soylerdi o gunlerde:Komsu hanimlar,ogretmenlerimiz,Bogaziçi'nin
yalilari,bizi Buyukadaya,Heybeliye nazli nazli ,gelin gibi suzulerek
goturen vapurlar,karpuzcular,arabacilar,kayikçilar ve musterisini
o dakikada bir sarki olusturan sesiyle davet eden balikçilar
:"Oynuyor bu balik oynuyooor..."
Turkiye'de muzik ekmek su gibi bir ihtiyaçti.Fakir bir ulkeydik.Hayatlarimizi
sade , gerekli ve az seylerle çevirir,araba ve asiri esya gibi
nice seylerden vazgeçerdik.Ama dallara asili renkli minik ampullerle
suslu bir lokalde bir Turk Sanat Muzigi konserini izlemekten asla vazgeçmezdik.Muzik
ruhlarimizin gidasiydi.Muzik ve zenginlik arasinda pek iliski yoktu
.Aksine muzik fakirlikten dogan ve zirveye ulasmadan once mutevazi mahalleleri
çiplak ayakla kosarak geçen bir guzellikti.Insanlar asiri
israfin çekiciligine henuz kendini kaptirmamisti.Kaliteli muzik
asla fazla israfin cemberine dusmedi ve dusmeyecektir de..Kaliteli muzigi
izlemek için harcanan asla gereksiz masraf degildir.Muzik biz
kendimiziz..
Pazar gunleri halk hep biryerlerde bir Turk Muzigi konserine giderdi.Sarkilar
bizim için bir ruya bir hayal degil ,kendi gerçegimizdi.Yurt
disindan gelme bir bebek,bir parfum,bir araba,refahin gerektirdigi nesnelerle
dolu bir ev veya Avrupa'ya bir yolculuk belki bir ruya ,bir hayal olabilirdi.Ama
muzik asla;çunku muzik sahip oldugumuz her seydi.Bir konser izlemeye
gitmek sadece bir eglence sayilmazdi.Bizim için bu bir kultur
ve bizi cahillikten uzak tutan bir isik demekti.Sanatçilar,besteciler
bir aziz,bir ustad ve sevgi kadar degerliydiler.Ve sarkilar da tipki
pencerelerimizin sardunya çiçekleri gibi bizlerden bir
parçaydi.Bu gun ben hala o gunlerin ruhunu içimde tasiyorum
.Asiri israfin fazla dettaylarindan kendimi uzak tutmaya gayret ediyor
ve akla hayale gelmez nice seylere aldirmayip vazgeçiyorum.Ama
sartlarimin elverdigi sinirlar dahilinde Amedeo Minghi'nin konserlerinden
asla feragat etmiyorum.Muzik bizi bugunku hayatin gereksiz masraflarinda
uzak tutabilen tek inci ve bize çocuklugumuzdan,ilk gençlik
gunlerimizden kalan tek berrakliktir.
L'altra faccia della luna
Genç
kizligimin ilk donemlerinde bana ,ilk defa olarak ,yasitlarimdan da
once,yildizlarin isminden bir sarki soz etmisti..Boylece aska ilk defa
yine Turk Sanat Muziginin unlu ve unutulmaz bir bestesi içinde
rastladim.Sarki yildizlari ve onlarin sirlarini bana soyle tanitmisti:
"Benim gonlum sarhostur /yildizlarin altinda./Sevismek
ah..ne hostur /Yildizlarin altinda./Yanmam gonlum yansa da ,/ecel beni
alsa da./ Gozlerim kapansa da,/yildizlarin altinda./Mavi nurdan bir
irmak,/golgede bir salincak./Bir de ikimiz kalsak yildizlarin altinda."
Sonraki yillarda ay ve yildizlar benimle bir suskunluk perdesi altina
girdiler sanki.Aramiza dev bir sessizlik çokmusçesine
,o bitmez bosluk duygusu bana adeta kirgin bir eda ile "Artik sevmeyecegim.Butun
kabahat benim.Sana donmeyecegim."sarkisini gizlice içinden
mirildanir gibiydi.Kalbi parçalanan kimdi ben miydim yoksa ay
mi ,bu soruya cevap bulamiyordum.Ama yine de yarim ay bana arasira gokyuzunden
nazikçe gulumsemeye devam etti.Yeni ayi dogarken gormek eski
inançlara gore iyi bir iz sayilirdi.Yeni ay guzelligin ,mutlulugun
,talihin sembolu gibi ele alinir ve aile fertlerimin arasinda eski nesillerden
beri"Yeni ayi gordum bu ayim iyi geçsin insallah "denirdi.Buyuklerimiz
"O anda hemen altina veya altin benzeri parlak bir nesneye ya da
çok guzel birseye bakmak gerek" derlerdi.Sanki ay bizlere
iyi birseyler,bir degisiklik getirecekmis gibi, çocuklugumda
umitlenirdim hep.Bahar tatliligi geçtikten sonra,yaz mevsiminde
insafsizca ve ilgisizce pencereleri isgal ederek alayli tebessumunun
onunde beni meçhule dogru uçmaya hazir kuru ,titrek,zayif
bir yaprakmisim gibi hissettiren yakici,coskun,guzel,sicak,ama bunun
devaminda aci veren,dokunucu gunesin aksine ,ay karanlikta o narin yuzu
,romantik bakislariyla , çekingen ,tatli,sesiz,mahçup,derin,sadik
ve gizlemli gorunumuyle bende daha fazla guven duygusu uyandirir,aya
benzer mizacimla uyusan teskin edici bir etki yaratirdi.Bana kendimi
onemli hissettirirdi.
Bir aralik aksami,birden yeni ayin dogusunu gordum.Her zamankinden daha
da parlak haliyle kalbime sahane bir onsezi serper gibiydi.Bana çok
onemli ve guzel birseyler olmak uzereydi sanki ve bunun da yasantima
yeni bir donus ve buyuk ,sonsuz bir heyecan verecegi kesindi.Nitekim
o gece hayatimda ilk defa olarak ,Amedeo Minghi'nin Floransa 'da unlu
Verdi Tiyatrosunda verdigi konserini seyretmek mutluluguna eristim.Ertesi
gece ay Viareggio denizinin uzerine tum guzelligini daha da gozalici
bir canlilikla seriyor ,guzel mesajini bir an once gozbebeklerime birakmaya
can atiyor gibiydi.O gece benim için harika seyler oldu :Amedeo
Minghi'nin tiyatro odasina girmek ve oraya seyircisini nasil bir incelik,kibarlik
ve tevazu ile karsiladigini ,o kisi ile nasil konusup,isteyenlere imza
dagitisini,birlikte resim çekilisini izlemek sansina eristim.Sonra
da ayin uzerinde yolculuk ederek dondum otelime.Ondan sonra Amedeo'yu
bir daha hiç terketmedim.
O sihirli gecenin a bir çesit degisiklik oldu.Senelerce,italyan
sehirlerinde verdigi tum konserlerini izleyerek,kendimi,bir zamanlar
nasilsam o halimi yeniden buldum:Sarkilarda dogan kiz oluverdim sanki.Ay
bana yeniden guzel sozlerini soylemeye basladi.Ama bu defa hep Amedeo'nun
misralari ve notalariyla. ...
L'altra faccia della luna
(Ayin diger yuzu)
Bugun Ay bana Amedeo'nun sesiyle baska misralari gonderiyor.Ay sanatçinin
bu 21.plak albumunde iç dunyamizin derinliklerindeki bir arastirmanin
sembolu niteligini tasimakta.Karanlik yanimizi ve kendimizin bile bazan
tanimak istemedigimiz,ama ancak ciddi sekilde asik oldugumuz zaman açiga
vurmaya hazir oldugumuz gizli tarafimizi kesfetmeye dogru surukluyor
bizi.Ama ask degil midir kendimizi ve sevdigimiz kisiyi daha iyi tanima
araciligi ile iliski kurabildigimiz gizli yanlarimizla çakisarak,yolumuzda
bizi yonetecek olan parlak ay isigi?
"L'altra
faccia della luna" askin degisik gorunumleri altinda beliren
bir itiraflar albumu.Butun plakta bir tezat temasi gelistiriliyor.Askin
iki zit yuzunu goruyoruz:Askin saf beyazligina dusebilme arzusunun uçtugu
"Le tue favole"( senin masallarin) sarkisindaki
masum,tatli yuz ;sonra da buna tezat teskil ederek zamanimizin sosyal
gerçeginin acili bir yarasini anlatan "Dedicata"(Adak)
parçasindaki aldatilmis askin yuzu.Kalbim burada daha
ziyade "Le tue favole "sarkisina
dogru yoneldi ve en guzel olarak onu sevdi;çunku tipki dunyanin
gerçeklerinden kaçmak istercesine,antika efsaneler,masallar
ve hayallerin arasina siginma ihtiyacini dile getiriyor.
Ikinci sarki "Storia di un uomo solo"
(Yanliz bir adamin hikayesi ) da kaybettigi sevgilinin ardindan
aglayan bir adamin ruhen duydugu yanlizlik "Cacciatore"(Avci)
ismindeki uçuncu sarkida sevdigi kadini ve çocugunu
hayatin guçluklerine karsi savunan ideal ask ile tezatlasiyor."La
storia di un uomo solo"(Yanliz bir adamin hikayesi) bize
burada ayni parça içinde birbirinden farkli iki harika
muzik stili ile sunulan gerçegin iki yuzunu yasatiyor.Neseli
bir muzikle temsil edilen arkadaslar arasindaki dogum gunu partisi guzel
bir tezatla koronun sahane sesi tarafindan soylenen bir ara nagmesi
ile birlesiyor ve kaybettigi askinin ,gormek istedigi tek kisi ,yani
sevgilisinin yoklugu nedeniyle kalbinin dehlizlerinde gizlenip kalmis
bir aglayis gibi hissettigi iç yanlizligini ve izdirabini dile
getirmek uzere muzigin diger kismina mukemmel bir ahenkle giriyor.
Yuce bir nitelige sahip bu parça beni çok dusundurdu ve
bana dunyanin buyuk sehirlerindeki durumu ve hayatta yasadigimiz tezat
gerçekleri animsatti.Sehir ,disaridan gozlere yansiyan parlak
isikli gorunumuyle genelde bir dogum gunu partisini andirir hep.Her
gun bizler o eglencenin içinden geçer evlerimize doneriz.Caddeler
birbirinden guzel ve her gun daha pahalilasan dukkan ve magazalari ile
bize adeta bir bayram havasi sunarlar.Içinde minik orkestralarin
aldigi aydinlik vitrinlerle ,magazalarin içindeki muzik ve isiklarla,yeni
açilis ziyafetleri,kutlamalar ,tatli ve sekerlerle,renk oyunlari
ve uzerinde "Love"yazili tisortlarla ve ufak hediyelerle bizleri
her gun para harcamaya davet ederler.Asiri israf da suratle duygulari
bile harcayip tuketir haldedir ve kisa zamanda ,kalbin içinde
kalmis biriki boslugu doldurmaya yarar bir toz sekline donusur.
Guzel kahve ve restoranlari ele alacak olursak ,buralari da hep arkadaslarla,tanidik
veya henuz yeni tanisilmis kisilerle bulusup bir araya toplanan sayisiz
insan gruplari ile dolar tasar.Kahkahalar yukselir,kelimeler uçusur...Masalar
birlesir...sonra da bardaklar,fincanlar,kadehler...onlar da birbirine
sokulur.Beraber olma istegi dogar hepimizin içinde.Ama yanlizca
gozler..sadece onlar tipki karanliktaki sessiz yildizlar gibi ozgurce
dolasir ,birbirlerine sokulamaz birlesemezler ve yavasça masanin
uzerindeki bardaklara ,fincanlara dogru inerler....Bir askin izini ,gormek
istedikleri o tek sevgiliyi ararlar sanki...Nice kalplerde belki de
o anda gizli bir aglayis kopar.Kendimin de dahil oldugu insan manzaralarina
bakarak icimde o anda eski bir turk sarkisinin tekrarlandigini duyarim...Bana
hala der ki:"Dun aksam butun meyhanelerini
dolastim Istanbul'un/Seni aradim kadehlerdeki dudak izlerinde."
Sanat muzigimizin bu unutulmaz bestesi zihnimi ,kalbimi doldurur
hala.Mumkun mudur eski sarkilari unutmak? Hala hayat yolumuzun uzerinde
zaman zaman kendilerini animsatirlar.
Peki ya o guzelim parfumeri magazalarinda dans eden zarif parfum siseleri?Renk
renk dizilip muzik esliginde oynarlar ve sanki bizi sevginin kokusunu
aramaya davet eder gibidirler.Ama havada duyulan sadece bir yoklugun
ozu,bir eksikligin kokusudur.Aynen Amedeo Minghi'nin sahane guzellikteki
sarkisi ve albumun 6.parçasi "Bella
stella (guzel yildiz)daki gibi.Burada bir zamanlar çekip
giden sevgiliyi ufak bir jest yapip durdurmadigi için duyulan
ozlem ve pismanlik duygulari,, beraberce ,o giden sevgili yildizin ardinda
biraktigi izin pesinde kosarlar.Bu tema yine ayni guzellige sahip "Io
e te(Ben ve sen)isimli 4. parçadaki affetme cesareti ve
iki sevgili arasinda yeniden kavusulan armoni ile tam anlamiyla çakismaktadir.
"Com'eravamo
negli anni fa"(Seneler once nasildik)sarkisinda
ise bir zamanlarin iki sevgilisi modern çagin zorluklari ve yeni
tip ask anlayisinin onunde duyduklari çeliski ile yine birlikte
ve zaman içinde geriye dogru bir adim atarak eski gunlere donmenin
yepyeni arzusuyla hatiralara siginirlar.
Sonra bir de iyi bir dusunus var ki tatli bir muzikle 5.parça
olan " Pensiero di pace (Baris dusuncesi)
de bize ulasiyor.Iyi dusunceler vatan ,irk ve din ayriligi gozetilmeksizin
tum insanliga yoneliktirler diyor Amedeo.Kuskusuz insanligin bunu bilincine
zamaninda varip kendi kendini yok etmekten,harpten vazgeçmesi
umidiyle...Ve " La speranza ( Umit)"
yeni gunlere birakilarak albumu kapatiyor;çunku ister genç
,ister yasli olalim her birimizin içinde umit sonecek en son
isiktir.
Tesekkurler sevgili Amedeo boylesine çagdas,modern,orijinal,guzel
ve bugunku hislerimize boylesine uygun sarkilardan olusan bu album için...
Muge